Depremde Oluşan Zararlarda İdarenin Tazminat Sorumluluğu ve ihtilafların çözüm yolları
Kahramanmaraş merkezinde gerçekleşen ve 10 ilimizi derinden sarsan deprem sebebiyle birçoğumuz yakınlarımızı kaybetmenin üzüntüsünü duyduk. Bunun yanında sayısız insan ise yuvalarını ve işyerlerini kaybederek maddi manevi zararlara uğradı.
Her şeyden önce her ne kadar yitip giden canlarımızı geri getiremesek de can ve mal kaybı sebebiyle meydana gelen zararların idari yargı yoluyla tazmini mümkündür. Zira bu tür durumlarda idarenin hukuki sorumluluğu söz konusudur. Depremde Oluşan Zararlarda İdarenin Tazminat Sorumluluğu bulunmaktadır. Anayasa’nın 125. maddesinin 1. fıkrasında; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiştir. Maddenin son fıkrasında ise idarenin kendi eylem ve işlemlerden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdarenin icra ettiği bir hizmetin gerçekleştirilmesinde meydana gelen aksaklıklar, gecikmeler, gereği gibi yapılmama ya da hiç yapılmama hallerinde ortaya çıkan kusur haline Hizmet Kusuru denmektedir.
Hizmet Kusurunun Görünüm Şekilleri
- Hizmetin kötü işlemesi
- Hizmetin geç işlemesi ve
- Hizmetin hiç işlememesi halleridir
Danıştay 11. Dairesinin 2001/4552 Esas 30/04/2004 tarihli kararına göre
Olayda davacıların, depremde yakınları kaybetmeleri nedeniyle uğradıklarını ileri sürdükleri manevi zararı, davalı idarenin deprem sonrasında yapması gereken kurtarma faaliyetlerinin ve koordinasyon çalışmalarının yetersizliğine dayandırdıkları dolayısıyla manevi zarar, söz konusu hizmetlerin geç veya hiç işlememesi şeklinde oluşan fiil ve hareketlerle somutlaştırıldığından bu şekilde oluştuğu ileri sürülen zararın idari eylemlerden kaynaklandığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Hizmet kusuru personelin eğitimsizliği, yetersizliği sebebiyle de oluşabilmektedir. Bu hallerde dahi kamu görevlilerine karşı direkt olarak özel hukuku ilgilendiren tazminat davası açılamaz. Yine de hizmet kusuru nedeniyle idari yargıda dava açılmalıdır. Aksi takdirde görevsizlik sorunu gündeme gelecektir.
Hizmet kusurunun meydana geldiği durumlarda hak sahipleri idari yargı yollarından olan Tam Yargı Davası açabilir. Aslında kamu hukukundaki tam yargı davası bir bakıma özel hukuktaki tazminat davalarına karşılık gelmektedir.
Bu konuya ilişkin yüksek yargı yerlerinin kararları da lehte verilmektedir:
Danıştay 6. Dairesinin 2020 yılında verdiği bir kararda ;
Van Depremi’nde yıkılan bir otelde birçok kişinin aile fertleri vefat etmiştir. Bunun üzerine davacılar idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğradığını ileri sürdüğü zararlara karşılık olmak üzere toplamda 639.000 TL maddi, 550.000 TL manevi tazminatın 2011 yılından itibaren faiziyle birlikte tazmini istemiyle dava açmıştır. İlk derece mahkemesince tazminat isteminin kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. Danıştay ilgili dairesi ise bu kararı onamıştır.
Danıştay 11. Dairesinin 2007 yılında verdiği bir kararda :
İstem sahibinin 17 Ağustos Depremi’nde iki dükkanı, bir evi yıkılmış ve eşyaları zayi olduğu için dava açmıştır. Bunun üzerine ilk derece mahkemesi ise depremin bir mücbir sebep olduğu ifadesiyle davacının davasını reddetmiştir. Daha sonra Temyiz incelemesi sonucu Danıştay ilgili dairesi davalı idarelerin hukuki sorumluluklarının ayrı ayrı belirlenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken zararın mücbir sebep olarak nitelendirilerek illiyet bağının ortadan kalktığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararı isabetsiz bularak hükmü bozmuştur.
Ayrıca deprem sebebiyle araç hasarları ile ilgili makalemizi okuyabilirsiniz: Deprem sebebiyle otomobillerde meydana gelen zararların tazmini