Akıllı İlaç Davası , SGK karşılıyor mu? Şartlar Neler?

Akıllı ilaç davası oldukça mühim bir hukuki süreç olup akıllı ilaçların kanser hastaları için hayati öneme sahip olması nedeniyle bazı durumlarda maddi imkansızlıklar nedeniyle karşılanamaması halinde tedaviye devam edilememektedir. Zira akıllı ilaç uzman doktorların kişiselleştirilmiş tıp olarak ifade ettiği genetik incelemeler sonucunda kişiden kişiye göre farklılık gösterdiği bir tedavi çeşidi olup tek bir doz bedelinin dahi 20.000 TL ila 70.000 TL arasında değişim gösterebildiği ilaç türüdür.

Kanser hastaları ve yakınları akıllı ilaçların ve immunoterapi tedavisinin karşılanması için hukuki yollara başvurmak istemektedir.

Doğrudan kanser hücrelerini hedef alan akıllı ilaçlar normal olmayan hücre işlevlerini inaktif hale getirmeye yaramaktadır. Meme kanseri, akciğer kanseri, rahim ağzı kanseri, kolon kanseri, mesane kanseri, baş ve boyun kanseri, pankreas kanseri, beyin kanseri, özafagus kanseri gibi birçok kanser hastalığında akıllı ilaçlar kullanılmaktadır.

Akıllı ilaçlar bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmadığı zannedilse de aksi yönde birçok yargısal karar bulunmaktadır. Bu konuda yargı kararlarında tam anlamda bir yeknesaklık bulunmaması mahkemelerden aynı durumda olan hastalar arasında dahi farklı kararlar çıkması ana haberlere konu olmuş  kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştır. Yine de İlbars Hukuk Bürosu olarak kendi danışanlarımıza akıllı ilaçların SGK tarafından karşılanması amacıyla dava açmalarını önermekteyiz.

Yaygın olarak kullanılan  ve akıllı ilaç davası konusu olan akıllı ilaçlar:

  • Keytruda
  • Osimertinib
  • Tagrisso
  • Nivolumab
  • Tecentriq
  • Nicoluman
  • Trastuzumab
  • Deruxtecan
  • Opdivo
  • Osimertinib

Akıllı ilaç bedellerinin karşılanması için açılan davalar

Yaygın kullanım bu ilaçlara akıllı ilaç davası denmesi yönündedir. Uygulamada akıllı ilaç davası süreci genelde  hasta doktorunun reçete ve ilaç kullanım raporu hazırlamasının akabinde endikasyon dışı onay için TTİCK (Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu) ‘na başvurulma ve olumlu cevap ile birlikte başlamaktadır. Bu talep sonucunda gelen cevap ile birlikte SGK / Emekli Sandığı ’na başvurulmaktadır. SGK ise çok kısa bir süre içinde ilacın SUT Protokolü ’ne uygun olup olmadığına dair bir cevap vermekte.

SGK’dan gelen olumsuz cevabın ardından ise tüm belgeler ve raporlarla birlikte hastanın durumuna göre idari yargı ya da adli yargı kolunda dava açılması gerekmektedir.

Akıllı İlaç Davası  Yetkili Mahkeme

Bu davalarda yetkili mahkeme SGK Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir ve bu bölgede dava açılmalıdır.

Akıllı İlaç Davası Görevli Mahkeme

Eğer sigortalı hasta emekli sandığına tabi ise İdare Mahkemeleri ; emekli sandığına tabi değilse örneğik SSK’lı ve Bağkurlular ‘ ın akıllı ilaç davalarında İş Mahkemeleri görevlidir. Anayasa Mahkemesi ‘nin 22.12.2011 T. 2010/65 E. 2011/169 K. no’lu kararına göre ‘’… 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulunan memurlar ve diğer kamu görevlileriyle ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır.’’ şeklinde karar verilmiştir. Bu yüzden görevli mahkeme belirlenirken bahse konu kararın göz önüne alınması gerekir.

Akıllı İlaç Davası Açarken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Dava açarken dava dilekçesinde belirtilmesi gereken en önemli husus ise ‘’ilacın tedavi boyunca kesintisiz karşılanması’’ yönünde talepte bulunmaktır.

Ek olarak idari dava açarken yürütmeyi durdurma talep edilerek hüküm sonuna kadar beklenmek zorunda kalınmaz ve birkaç gün gibi çok kısa süre içinde ilacın temini gerçekleşir. Buna karşılık adli yargıda açılacak olan akıllı ilaç davalarında aynı şekilde ihtiyati tedbir talep edilmesi önerilir ve ara karar kurulması sonucu ilaç bedellerinin dava süresince ödenmesine karar verilir.

Kemoterapi alınmadan akıllı ilaca başlamak isteyenler için ise ayrık bir durum bulunuyor. Güncel olarak yargı makamları akıllı ilaç ücretinin karşılanmasını kemoterapinin denenmiş ve başarısız sonuçlanmış şartına bağlayarak bu koşulun sağlanmaması halinde davayı reddetmektedir.

Yazımızın faydalı olmasını ve tüm kanser hastalarımıza acil şifalar dileriz.

Sağlık ve Tıp Hukuku ile ilgili diğer makalelerimiz için tıklayın.

#Akıllıilaçdavası #TıpHukuku

 

Tıp Hukuku

Tıp Hukuku, Sağlık Hukuku başlığı altında kabul edilen uygulamadan kaynaklı doktorların, hemşirelerin ve diğer birçok sağlık görevlilerinin hak ve yükümlülüklerini inceleyen bir hukuk dalıdır.
Bireylerin iyileşme amacıyla başvurduğu doktorların hukuki yükümlülükleri temelde hukuk düzenine riayet edilerek hareket edilmesidir. En kutsal ve temel haklardan olan yaşam hakkı ile ilgilenen sağlık çalışanlarının yükümlülükleri bittabi sıradan insanlardan çok daha teferruatlıdır.

Tıp Hukuku esasında Ceza Hukuku, İdare Hukuku ve Tazminat Hukuku ile yakından temas halindedir.
Hekimlerin hukuki sorumlulukları dört ana başlıktan oluşmaktadır:
1. Hekimin hukuki sorumluluğu
2. Hekimin idari sorumluluğu
3. Hekimin mesleki sorumluluğu
4. Hekimin cezai sorumluluğu

1- Hekimin Hukuki Sorumluluğu – Tazminat Sorumluluğu

Sağlık personelinin hatalı olarak yaptığı tıbbi uygulama sonucu meydana gelen zararların tazmini özel hukuk nezdinde çözümlenir. Hekimin sorumlu tutulabilmesi için mutlaka kusurunun bulunması gerekmektedir. Kusur durumu ihmali ya da kasten gerçekleşebilmektedir. İhmal halinde hekimin şahsi mazeretleri göz önüne alınmaz.
Kusurlu hekimin ya da sağlık personelinin eylemlerinden ya da eylemsizliğinden zarar gören kimseler adli yargı yolunda maddi ve manevi tazminat davası açabilmektedir.
Maddi zarara dayanan tazminat kalemleri başlıca şunlardır:
• Tedavi masrafları
• İş görememezlikten kaynaklanan zararlar
• Kazanç kaybı
• Güç kaybı
• Tetkik ücretleri
• Bakıcı ücretleri
• Yol ve konaklama ücretleri
• Hastanın ölümü halinde bakmakla yükümlüğü olduğu kimselere karşı destekten yoksun kalma tazminatı
Manevi zarar ise hatalı tıbbi müdahale sonucu zarar görenin ya da hastanın ölümü halinde zarar gören yakınlarının duyduğu acı elem ızdırap sebebiyle manevi değerlerinde meydana gelen eksilmeyi gidermeyi amaçlayan tazminat istemine konu olan zarar türüdür.

2- Hekimin İdari Sorumluluğu

Kamu çalışanı olan sağlık personelleri kamu hizmeti vermektedir. Kamu hizmetinin ifa edilmesinde gecikme, işlememe veya kötü işleme durumu ortaya çıkarsa idare, meydana gelen zararlardan sorumlu tutulur. Bu zararlar için idari yargı yolunda tam yargı davası açılabilir. Önemle belirtmek gerekir ki sağlık personelinin kişisel kusuru bulunuyorsa idarenin sorumlu olduğundan söz edilemez. Bu tür durumlarda yalnız kamu çalışanının özel tazminat yükümlülüğü ortaya çıkar.
Kamu hastanelerinde hatalı tıbbi müdahaleye uğrayan tazminat başvurucularının uğradıkları zararlarda idarenin kusurlu olduğu yönünde bir karine bulunmaktadır. Haricen Danıştay kararlarında çokça görüleceği üzere kusur karinesine değil de kusursuz sorumluluk halinin daha çok uygulandığı görülür.
Kamuda görev yapan sağlık çalışanın aleni ve belirgin bir kusur olması halinde idarenin bu personele karşı rücuda bulunma hakkı doğar . Bu hak Anayasa’da ve özel kanunlarda düzenlemiştir ve idare ödemiş olduğu tazminatı, zarara sebebiyet veren sağlık görevlisinden isteyebilir.
Özel hastanelere başvurarak hatalı tıbbi uygulamaya maruz kalan kimseler için bu tazminat türüne başvurmak mümkün değildir.

3- Hekimin Mesleki Sorumluluğu

Görevini ifa etmeye başlamadan önce Hipokrat Yemini ederek etik ilkere bağlı kalacağına dair yemin eden doktorların mesleki etik sorumluluğu bulunmaktadır. Tıbbı etik, tıp uygulamasına dair hususları inceler.
Hekimin Mesleki Yükümlülükleri genel olarak şunlardır:
• Hekimin Özen Yükümlülüğü
• Hekimin Kişisel Edim Yükümlülüğü
• Muayene Etme Yükümlülüğü
• Öykü Alma Yükümlülüğü
• Teşhis ve Tedavi Yükümlülüğü
• Tıbbi Teknik Kullanma Yükümlülüğü
• Kayıt Tutma Yükümlülüğü
• Sır Saklama Yükümlülüğü
Yargıtay bu yükümlülüklerin yerine getirilmesinde objektif bir özen doktorla aynı düzeyde bulunan ortalama bir doktorun davranışları esas alınır.

4- Hekimin Cezai Sorumluluğu – Tıp Ceza Hukuku

Hekimler görevini yerine getirirken hatalı uygulamaların yol açtığı kasıtlı ya da taksirli davranışlardan ceza hukuku anlamında sorumlu olur.  Ancak kamu görevlisi sıfatı taşıyan sağlık personeli hakkında soruşturma yapılması için 4483 sayılı Kanun gereği izin verilmesi şartı bulunmaktadır.
Tıbbi müdahalenin hukuka uygun olup olmadığının tespit edilmesinde şu kontrol listesi göz önüne alınır
1) Tıbbi müdahale mevcudiyeti
2) Müdahelede bulunanın yetkiye sahip olması
3) Hastanın ya da ilgili kişinin rızası
4) Dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun şekilde müdahelede bulunulması

Doktorların cezai sorumlulukları gündeme geldiğinde faili olabilecekleri bazı suçlar şunlardır:
• Kasten öldürme ve yaralama (TCK 81 ve TCK 86)
• Taksirle öldürme ve yaralama ( TCK 85 ve TCK 89)
• Rüşvet (TCK 252)
• İrtikap (TCK 250)
• Güveni kötüye kullanma (TCK 155)
• Evrakta sahtecilik (TCK 204)
• Kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme yayma (TCK 136)
• Organ ve doku ticareti (TCK 91)
• Çocuk düşürtme (TCK 99)
• İnsan üzerinde deney (TCK 90)
• Yetkisiz hekimlik (1219 Sayılı Kanun m.25)
• Genital Muayene ( TCK 287)
• Çocuğun soybağını değiştirme ( TCK 231)
• Kamu görevlisinin ticareti (TCK 259)
• Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (TCK 109)

Tıp hukuku ile ilgili diğer makalelerimiz için tıp hukuku kategorimizi inceleyin.

Exit mobile version